Sunday 2 May 2010

Ikinci Haftanin Icinden Neler Cikti Neler..

Yeni hafta baslarken, kotu-pis Pazartesi sendromunuzu hafifletmek icin :) ben buranin Pazar aksaminda mesaime basliyorum. Saatlerimiz aksam 9:32' yi gosteriyor ve herkes televizyonda "Good Wife" adindaki diziyi izliyor. Birazdan da "House" baslayacak, sanirim onu izlemek yerine ben mesaime devam edecegim kikik
 2. Haftamiza cok keyifli haberlerle basladik. Persembe gunu sevgili goncamla, bir gun once bir ev bakarken tanistigimiz bir kadindan aldigimiz adresteki evi gormeye gidiyorduk. Maroubra Junction' daki ev sirin ve kucuktu. Ancak bulasik makinesi bir yana dursun, yerinin bile olmadigini gorunce fikir degistirdik. Daha dogrusu Gug, " aman karicim senin ellerine kiyamam" falan gibi icli kofteler sundu. Ben de yedim valla :)Emlakci kiza bir tomar mersi sunarak ordan uzaklastik. Bir yandan yolumuza devam ediyorduk, bir yandan da bizdeki,  emniyet muadilini olan,  RTA'i (Road Traffic Authority) ariyorduk. Ahanda ne gorelim. Maroubra Junction'da tam karsimizda duruyor. Ne yapmamiz gerektigini ogrenmek icin hemen daldik iceri. Inanmazsiniz, orda da kuyruk beklemedik :) Neyse konuya gelelim. Kocam  the muhterem insan, Turk ve Amerikan ehliyetini cikardi ve Avustralya ehliyeti icin ne yapmasi gerektigini sordu. USA ehliyeti olanlarin burda sinava gimesi gerekmiyormus!!!!! Bu haberi alinca  beyfendi fena halde artizzzlesti. Ben zavalli koylu Hande ise, sinava girmeye mahkum  birakildim. O gunun devaminda Gug hic durmadan ne kadar ozel ve de asil bir uluslararasi ehliyetli insan oldugu her yerde soyledi. Turkce, Ingilizce.. baska bir dil bilse onunla da anltirdi valla :) Ertesi gun gittik, hemen fotosunu cektiler. Sonuc: Beyimin ehliyeti, benimse ehliyet sinavina calismak icin notlarim var artik...

Ehliyet isi sabahin cok erken saatlerinde olmustu. Sonra ev aramaya devam etmek uzere, Zeynep'in is yerine gittik. Bazi fotokopi ve faks islerimiz vardi. Randwick'den yola ciktik. Bronte' ye bir eve bakmaya gittik. Tabiki yeni kesifler yapmak icin yurumeyi tercih ettik. Ammmaan ne yuruyus! Yol git git bitmedi. Bronte Plajina gittik... Yol ha bitti ha bitecek derken, Tamarama ve abooww bir baktik ki, Bondi Plajina gelmisiz. O kadar harika bir yoldu ki gittigimiz, daha az yorgun, sicaktan pismis ve daha az ac ve susamis olmayi cok istedik.

Bondi plajinin kalabalik ve ici mis kokularla dolu kafeleri , bizim icin colde cesme bulmak gibi oldu. Hemen bir restorana girdik. Uzgunum ama sicaktan mahvolmus ayaklarimi ayakabilarimdan cikardim. O sirada Gug bize biseyler ismarladi. Super otesi pizza ve pesto soslu makarnamizi yedikten sonra, biraz dukkan gezdik. Yol ustunde gordugumuz San Churro' da biraz cheese cake yedik :) biraz da kahve ictik.

Gel gelelim 30 Nisan'imiza... o gun evde kalalim bu sefer de intenetten ev bakalim biraz dedik. Ne kadar istesek de, maalesef yerimizde duramadigimiz icin, (Turkce'deki "kicinda kurt olmasi durumu") attik kendimizi yollara. Fusun ablayla bulustuk veeee Thai yemeklerinin essiz lezzeti ile bulustuk. Cekik kardeslerimizin yemeklerindeki en onemli ozellik icinde fistik olmasiymis. Deneyerek ogrenmis olduk. Fistiklar hos sohbetle pek iyi gitti. Ardindan baaaari kahve icelim dedik. Gittigimiz kafeden kalkarken hava kararmaya baslamisti bile.. Ay burda zamanin nasil gectigi anlasilmiyor yahuu.. (biraz kis saatine gecilmesinin de faydasi mi var ne!!!) Asagida Fusun Abla ve Gug...
O gunun aksaminda da super eglenceli vakit gecirdik.. Biraz daha hizlaniyorum ki bugune gelelim. Gene gunesli bir gune uyandik. Ay naapsak naaapsak derken, Zeynep Baci, sizi Fish Market'a goturelim dedi. Darling Harbour'un ote tarafinda mekana gittigimizde, Gurol' un suratini gormeliydiniz. Nereye bakacagini sasirmis cocuklar gibi, karideslerden midyelere, istakozlardan yengeclere cesit cesit baliklara baka kaldi. Tabiii ben de... ama evimizin deniz urunu manyagi Gug oldugu icin, hislerini kelimelere dokemedi. E iyisi ben biraz fotograf cekeyim dedi. Balik ve deniz bocugu sevenler, aman durmayin gelin derim hemen. Inanin ki bu isten bir cikarim yok. Balik falan yemege gelin yani. Simdi biraz sessizlikle sizi biraz Fish Market manzarasiyla basbasa birakiyorum.
Bu fotoyu cok az yemek yedigimiz dusunen annelerimize ve arkadaslara ithaf ederek bu guzel Pazar aksamini sonlandiriyorum. Zeppy ve Selcuk yatti. E tabi onlar ise gidecek.. tipki bir cogunuz gibi.... Opucukleeeeeer!

5 comments:

  1. O karideslerin arasında kulaç ata ata yüzmek istedim:)))

    ReplyDelete
  2. O kocaman, yuvarlak, kızarmış şeylerden bi tabak daha yerdim ben :)

    ReplyDelete
  3. off benim icin de yiyin.. bu arada bu avustralya parasi ne kadar ediyor sekerim?:)

    ReplyDelete
  4. abi yengeçleri bağlamışlar yaw! nası yapılar bu işi acep? her hal makinası vardır:))ben libyada karıdes ucuz diyordum, ordaki fiyatı görünce, artık iştahımı sydney e saklarım:)) afiyet olsun canlarım,yarasın.optum ikinizide

    ReplyDelete
  5. İştahımı açtınız yaa... o yengeçler çok lezzetli görünüyor, bizim yerimize de yiyin şekerler... hararetle takip ediyorum :)) Öpüyoruum çok

    ReplyDelete