Tuesday 2 August 2011

TR TR Dedik, Geldi de Gecti Bile..

Tipik bir yaslanmislik cumlesidir ya “ ah ah zaman nasil da goz acip kapayincaya kadar geciyor” hah aynen oyle oldu bu TR gezimiz. Bir yil boyunca, anlarin hayalini kurduk, ustune gulucukler ekledik, bekledik bekledik de nasil oldu anlayamadan, gittik geldik ve kendimizi yine yeni yeniden 8 odali evimizde buluverdik. Turkiye’de sanki hersey biraktigimiz gibiydi, buraya geldik gene ayni.

Anlatmaya neresinden baslayacagimi bilemedigim tatilimizin ilk bolumu sevgili esimden 1 hafta ayri kalarak gittigim Amsterdam duragi oldu. Pelin’cim indigim Pazar gunu beni otelime gelerek karsiladi ve keyif dolu bir gun gecirmemi sagladi.



2 gun once Berlin’den geldigi Amsterdam’i bir rehber edasiyla tanitti bana, kanallarda tekne ile gezi mi yapmadik, bir meydanda Heineken’lerimizi mi yudumlamadik, bir o bir ben yeni hayatlarimizi anlattik durduk birbirimize. Ayni gunun aksami trenine yetismek uzere ayrildigim arkadasimdan sonra hayatimda hep gormek isteyip de gidemedigim Madame Tussaud’a girdim.



Benim hayalimde mumyalardan ibaret olmasi gereken muze, perdeler, ozel isiklandirma ve ses efektleri ile doluydu. Karanlik herbir odadan isiklar ve acilan perdeleri takip ederek bir digerine geciyordum. 3. bolumde bir ciftle karsilastim, hafif urperen kiza mumya olmadigimi soyleyerek icine su serptigimi saniyorum. 4. bolumde Hollanda’nin karanlik yuzunu gormek uzere yeni bir odaya girdik. Bu kisim vahsi gorunuslu mumyalar, hapishane demirlerinin ardindaki insandan uzak gorunuslu kimselerle doluydu. Muzik korkunc, isiksa cok azdi. Biraz tuylerim urpermedi desem yalan olur. Karanlik ortamda ilerledikce odanin diger ucunda bir perde gordum, belki yaklasirsam perde otamatik olarak acilir diye dusunerek bir cesaret ilerledim. Tam da perdeye yakinlasmistim ki mumya zannettigim vahsilerden biri elindeki iri zinciri yere vura vura ustume altmasin mi… ben icimde cigligi bastim ama benim ses pek duyulmadi, icerdeki diger kiz cilgina donmus avazi ciktigi kadar bagiriyordu. Bende kosarak geri ciktim. Boyle ensemden soguk sular dokuyorlardi sanki.. Amanin o da neydi!!! Hadi dedim bir gayret gene deneyeyim.. Deli miyim neyim… Baska bir mumya gorunuslu vahsi ustume atlamasin mi. Bu seferkinde hafif temas vardi bile… Yok yok altima etmeme az kalmisti. Oylesine bir kitlenmistim ki, yanimdaki kizin beni cekistirmesiyle, hamile ve kalp hastalarina ayrilmis guvenli kestirmeden, bu sefer harbiden cansiz mumyalarin bolumune gectim. Kalp atisim sonraki 15-20 dakkada normale dondu.





Amsterdam’in diger gunlerinde camekan ardinda ki kadinlari gormek pek de icimi acmadi. He ya dunyanin bir gercegi ama, bir kadin olarak pek de bana gore degil cam ardindan et manzaralarini izlemek. Red Light District’e cok yakin otelde kalmam sebebi ile gene de kacamadim manzaralardan… Burdaki son gunlerimde Nur ve komik esi Altug ile bir araya geldik. Beni super agirladilar ve yolcu ettiler ki seneye yeniden gelmeyi dusundum bile.






THY ile Istanbul’a gitmek uzere kapima yaklastikca, ulkemden insan manzaralari belirmeye basladi hemencecik. Oh mis kokulu vatanim :P Sydney’den Amsterdam’a 21 saat huzur dolu gecmesine karsin, Amsterdam’dan Istanbul’a 3.5 saat koltuk inanilmaz rahatsizlik verdi bunyeme. Heyecandan olsa gerek, yol bitmek bilmedi. Sonunda Istanbul’a inmistim. Heyecanla valizimi aldim ve 15 aydir hayalini kurdugum, ailemle karsilasma senaryomu gerceklestirmek uzere cikisa yoneldim. Ciktim da.. Bakindim bakindim… Hah benim senaryo yalan olmus mu ne!!! Kimsecikler yok ortalikta. Elimde valizler, ilerledim bos bir koltuga oturdum. Bekle bekle… Baska koltuga gectim.. Bekle bekle… Bir baskasinda… Sanirim 15 dakika bekledikten sonra belki simdi gelmislerdir dedim, ilerledim. Hah tam da karsimda kardesim, babam ve annem cikanlara bakiyorlardi. Enselerinden “geciktiniiiiiiz” diye yapisinca, hepsi sapsala dondu.





Opusup koklastik, Gugo’mu beklemek uzere bir kafeye oturduk. 10 dakika gecmeden Ayfis anne ve Munir baba da geliverdi. Gugo efendi benden daha sansliydi, hepimiz onun cikisinda ustune atladik, onu ter icinde biraktik heyecandan.






Harala gurele tatilimiz o andan itibaren baslamis bulundu. Evidea’ya gittik kahvalti masasina oturduk, caylar bardaklara doldu bosaldi, doldu bosaldi. Muhabbet girlaydi. Ayfis Anne gunlerce hazirlanmis bize ozledigimiz yemekleri stoklamisti. Yedik de yedik.












Ilk 4 gun Istanbul’da biraz alisveris, biraz saglik muayeneleri ile ben Oracle’daki arkadaslarimi, Gugo ise Bosch’taki arkadaslarini ziyaret etti. Benimkiler superdi, mekan degismis ama herkes ayni heyecanla beni beklemisti. Guzel bir ogle yemegi yedik. Ne yazik ki zaman cok kisitli idi. Azicik gordum ama hic yoktan iyidir dedim.





Sonraki gun biraz Bade ve Can’i mincikladim, Nesli’cigimle Ortakoy’de biseyler atistirip sohbetlere daldik.
Gunler az ama gorecek insan coktu. Sydney’de yaptigimiz plana sadik kalmamiz gerekliyordu. Ozge- Bilge’yi evlerinde ziyaret ettik, Didem- Ozgur’le Meydan’da yemek yedik.






Carsamba gunu geldiginde ben Loc’larla Ankara’ya gittim, Gugo bey ise Candemir’lerle ev sefasi yapti. Kuzeni Pinar onu mangal sofrasinda agirladi. Ben ne yazik ki katilamadim, aklim kaldi. Artik o da bir dahaki sefere.. Malum bende akraba cook hepsini gormek isterim. Ankara teyzelere ve kuzenlerie ayrilmisti. Persembe gunu Fethiye’den supriz yapip gelen Semra ve Pinar icin Nafiye teyzemde bulustuk. Kakara kikiri derken, annem teyzeleri biraz calistirdi ve kisalacak butun kiyafetler dikildi. Buyuk sevap vallahi..












Ertesi gunse Necla Teyzemin evinde bebeleri minciklama bolum 2 yasandi. Bu kisma Gurol’da katildi. Aksamina kuzenlerle Behzat’da guzel bir yemek ile mezelere doyduk. Mekani Bahadir sectigi icin pek begenmedik :P ama idare ettik iste :P





Ankara’dan sonraki duragimiz Hala cenneti Dikili’ye giderken yol ustu lezzet duragi Ozlem-Alp Sayilgan malikanesi oldu. Ozlis’cim bizi cilginlar gibi donattigi bir sofra ile agirladi. BarisEfe ve Vildan da geldi, muhabbetlere raki da katildi, uykular kacti ve yillardan sonra birkez daha sabahi ettik. Ertesi gun gozlerimizde kurbaga siskinligi ile Dikili’ye yola ciktik. Sukran halam masasini hazir etmis kahvaltiya bizi bekledigi icin valizlerimizi odalara cikarttigimiz gibi onlarin yanina vardik. Sabahin sessiz serinliginde Burak ve Deniz ile hasret giderdik, karnimizi bir kez daha doyurduk.





Ayni gun Candemir’lerde bize katildi, curcuna ertesi gun Muzeyyen Halamin sahane kahvalti daveti ile devam etti. Her gittigimiz yerde, dogal ve ozledigimiz yiyecekleri bulmanin mutlulugu ile yiyor da yiyorduk. Gunun devami Kayra Beach’te ma-aile denize girip guneslenerek gecti. E hala cok olunca aksam yemegine de Zeliha Halama gittik.






1 yila yakindir Yilmaz Abi’yle tavla oynamayi bekleyen Gugo’nun hayalleri ertesi gun Ayvalik tarafinda yapacagimiz yat gezisine kalacakti. Carsamba sabahi erkenden cantalar hazirlandi, heykelin onunde toplasildi. Cay bahcelerinin arasindan yuruyerek teknemize ulastik.
Gugo’nun kuzeni Pelin ve ailesinin de bize katilmasi ile eglence basladi. Gun boyunca denize girdik, daldik ciktik, tavla turnuvalari yapildi, Yilmaz Abi’nin kitabini okumayanlar ortaya cikti. Merdiye Teyze ve Necati Enistenin 50. Evlilik yildonumu pastalarla kutlandi. Bol gunes ve bol deniz alinarak aksam evlere geri donuldu.












Hersey cok guzel ve ayni zamanda cok da yorucuydu. Kim beklerdi ki bu kadar eglencenin ardindan gelecek agri dolu saatleri. Ne yazik ki bu gunun ardindan, bendeniz gece boyunca karnimda kramplarla bir o yana bor bu yana dondum durdum, Ayfis Anne gece boyunca basimdaydi, patates kaynatti, nane limonu hazir etti. Sabaha karsi, bir baktik annem de karnini tutarak kalkmasin mi… Hemen hastane yolunu tuttuk. Bu da nazar midir nedir, yan yana yataklarda serumlarimizi lupledikten sonra cesit cesit ilacla eve donduk.






Sonraki 2-3 gun ne yazik ki benim icin biraz dertli ve agrili gecti. Emsal Halamin enfes kahvaltisinin buyuk kisminda yatiyordum maalesef.
Midemin bana nasil muamele edecegini kestiremeyen bendeniz, kaptigim gibi ucak biletini attirdim kendimi Izmir’e, havaalanina. Zavalli annecim ve babacim benimle ordan oraya tasindi durdular. Birlikte vakit gecirmenin en guzel yolu bu oldu bizlere ne yapalim. Goz acip kapayincaya kadar kendimi Sabiha Gokcen’in kollarinda buldum. A pardon kocisimin!!! Candemir malikanesine gectik. Orda da bir gazi vardi. Munir Baba ‘da ne yazikki mikroplara yenik dusmus, atesli yatiyordu. Artik o da bir sise serumu haketmisti. Afiyet oldu! Ertesi gun cok uzun zamandir kavusmayi bekledigim Ipos’uma kavusacaktim. Bu gunumuzu oldugu gibi Bahar -Cenk- Ipek Cotur ailesine ayirdik.






Tipki eski gunlerdeki gibi, bir Pazar gunu sefasi yaptik. Kah balkonda kahve ictik, kah icerde Ipek’le kudurduk ve bagirdik avazimiz ciktigi kadar. Harika ve de harikaydi! Havuzbasinda ekibe Neslihan- Bulent- Can- Bade Unsal ailesi ve daha sonra Idil-Mutlu- Lara Calderone de katilinca, ortalik bebe cennetine dondu. Biz de mincikladik da durduk onlari. Burda bebeleri Turk usulu minciklayamiyorsun ya, mesafelisin.. ohh hepsinin acisini cikardik.

Ayse ve Emre’nin isik hizi nisani munasebetiyle Ankara da olan Nilay ve Bahadir Pazartesi sabahi Elif, Ayse ve Emre ile yanimiza geliverdiler. Sabah kahvaltisi ile hasret giderdik, Lilaylom’um gobegini sevdik.





Super sicak bir Istanbul gununu en serin gecirme yolunu havuza girmekte bulduk. Hande 7dal’da eklendi. Aksamina Betul ve Baris’in da katilimiyla geyige geyik katildi.






Son gunlere yaklasirken ben Loc’larla Eminonu, kapali carsi ve vapur sefasi yaparken, Gugom da Candemir’lerle evde tavla turnuvasi cevirmis. Gug’un dedigi kadari ile tavlayi Munir baba ogretse de, kendi pek de bilmiyormus, unutmusmus. Ayfer Anne de eh fena degilmis ama kimse Gugo’nun eline su dokemezmis. Haha sakin bana bisey demeyin, ben Gugo’nun dediklerini yaziyorum. Emir eri seklinde... Hesabiniz onunla gorun yani.












En son gunumuze guzel bir kahvalti ile basladik. Ardindan hava alaninda sonlandirdik. Ilk gidisimizden daha rahatti bu seferki ayrilis. E tabi icerde dugumler hep kaliyor ancak bu sefer nereye geldigimizi daha iyi bilerek uzun yolculugumuza ciktik. Ve su anda size gene Sydney’in ilkbahar gorunumlu kis’indan seslenir buldum kendimi.Tum kosturmacasina ragmen cok guzel bir tatil gecirdik. Aslinda tatil demeyelim de “TR hasret giderme gezisi” diyelim. Tatili insallah Christmas zamani planladigimiz Yeni Zelanda’da gecirecegiz. Onceden yaptigimiz listeden maalesef goremedigimiz arkadaslarimiz oldu. Bizi ayri ayri arayanlar, ilgilenenlere cok cok cok tesekkur ederiz. Herkesi gormekti plan, ama 3 haftaya sigamadi ne yazik ki. Gonuller bir olsun diyoruz, bir dahakine goruselim insallah! Gorusememek ve az gorusmek derken, sevgili kardescim Ardaloc’u maalesef sayili gun gordum. Ama uzulmedim, cunku artik onun bir isi var!!!! Tralala lalalla! Tez vakitte isinde super basarili olmasini ve bizi ziyarete gelmesini diliyoruz. Basarili olmak demisken bi de Tus canavari Nazomuza bol sans ve basari dileyelim cunku onu da doyasiya goremedik ama iyi ki gelmisti yanimiza diye avunduk...

Daha sonraki gorusmemize kadar… gunaydin, iyi gunler, iyi aksamlar, iyi geceler ve iyi ramazanlar!