Friday 8 October 2010

Baskent Canberra’yi Gorduk, Icimiz Senlendi

Su anda cogunuz belki kacinci uykusunda ama ben ofisteyim ve guzel Cuma gununun keyfini cikarmaya calisiyorum. Hic calisasim yok laf aramizda … :) Caktirmayin!

 Gecen hafta burdaki ilk “long weekend” (uzun haftasonu) muzu yasadik. Bilmeyenler icin, bu uzun haftasonu, hafta icine gelen (bizdeki 23Nisan, 19Mayis…vs) gibi tatil gunlerinin Pazartesi ya da Cuma’ya cekilmesi yolu ile yapilan 3 gunluk hafta sonu tatilidir. Bu seferki Isci Gunu’ydu. Havanin guzel olacagini umarak, baskent Canberra’ya gitmeye karar verdik.
Sydney’den 3 saat uzaklikta olan Canberra, Sydney ve Melbourne’un aralarindaki ‘ kim baskent olacak?’ kavgasinin sonucunda, tamamen elisi, goz nuru insa edilmis bir kenttir. O kadar duzenli ki, gozleriniz kirik cikik birsey ariyor :) Caddeleri olculmus bicilmis deeev gibi yapilmis. Gidis- gelis yolu arasinda hani bariyer falan olur ya, Canberra’da orman var :D
Ama “Hande sehirde ne var” derseniz, ahhahahah ….. bir War Memorial (Sehitlik/ Muze) bi de Parliament Building (Meclis) var derim! Washington DC nin bir kopyasini yapmislar. Bir ucunda yonetim binasi, bir ucunda muze, arasinda havuz yerine cim alan olan bir yer.

War memorial, belki simdiye kadar gordugumuz en guzel (yani guzel mi denir bilemiyorum) dizayn edilmis sehitlikti. Canlandirma icin yapilmis mankenler/ maketler, sanki Madam Tussauds muzesinden cikma gibiydi. Tabi muze kisminin, bizim icin, en duygulu yeri… 14.000 km otedeki ulkemizin bayragini ve Ataturk bustunu, bu Meclis ve Muze arasindaki en nadide yerde gormekti. Ay yildiz’in sanatsal bir yorumu seklinde yapilan anitin ortasinda Ataturk bustu, hemen onundeki alanda Canakkale topragi (kavanoz icinde) ve Ataturk’un Anzak’lar icin yaptigi konusma. Insanin etkilenmemesi mumkun degildi!!!!

Yazilari okuyunca, sanki 2 grup savasmamis da baska bir yerde savas olmus gibi oluyor insan. Sehitlik ve anitin her tarafi, Turklerin ne kadar cok kayip verdigi, ulkemizi ne kadar guzel savundugumuza dair methiyelerle doluydu. Bogazlarda dugum oldu bu kisim….





Ardindan kiralik arabamizin en guzel aparati olan benim Nermin, firmaninsa Garmin olarak adlandirdigi GPS aletimizle Parlamento Binasina koyulduk. Ay koyulduk dediysem; sehir avucumun ici kadar (ellerim bayaaa kucuktur:) oldugu icin 2 dakikada devasa binaya geldik. Onunde buyuk havuzu, yesil alani ile Parlemento Binasi.



Iceri girerken, cekik bir kafileye takilmadigimiz icin sansliydik. Basit dedektor kontrolunden gectikten sonra, turist dolu binaya girdik. Cok komikti… Her yerde bebeler kosusturyor, millet etrafa bakiniyordu. Sanki bahsettigim yer cocuk bahcesiymis gibi :) :) :) Halbuse, devlet yonetiliyor yauw burda. Cok rahat insanlaaar canim bu Aussy’ler…

 








79 uyenin bulundugu, pembe-eflatun renkteki Senate/ Senato salonunda Julia Gillard’cilik oynadiktan sonra, 150 uyenin oldugu , husuu yesilindeki House of Representatives/ Temsilciler Meclisi’ni de gorduk. Bence burda isimiz bitmisti ama bina kocamandi, sanki gez gez bitmeyecekti. Kisa kestik ve ogle yemegimizi yemek uzere sehir merkezine yol aldik.

 








Aksama dogru, Canberra’nin festivali olan ‘Floraide’ yani dilimizdeki, Lale Bahcesini gormeye gittik. Ortalik panayir alani gibiydi, rengarenk laleler bize, gidemedigimiz ama ailelerimizden duydugumuz Lale vakti Emirgani hatirlatti.
Aksami ettigimiz icin, ben, Gug ve Nermin, arabamiza atladik ve evimizin yolunu tuttuk. Keyifli bir geziydi. Bir dahakine anca ailelerimizi goturmek icin gideriz dedik :P Yani gorulmeli tabi!
Yaziyi, “onumuzeki gunlerde Sydney, Festival manyakligina girecek” diyerek bitiriyorum. Hatta girdi bile. Gecen hafta Darling Harbourdaki Latin Festivalinden bir iki kare sizlere... Her yerimiz festival doldu… Beynimiz dondu, Gurol nereye yetisecegini sasirdi… Bize kolayliklar :P size keyifli okumalar….






Cheers!